Cuma

mardin

ne güzel dedin basamaklara gururla yayılan güçlü bacaklarının üzerinden ve gülümseyerek gece konuklarına biz uyumayız ki hiç arap ibrişimleri -yüzümde ıslak dili ejderhanın ve rahme el uzatışım içişim akan ağuyu- rüzgarı bol bırakıp da gitmesi çok zor kentin asil kadınları iterken ışığı güneşten -uzanan- dudak kıvrımları pençe tadında bir ağdalı kökü meyan ve halil bir hiddet aşkımın aşka tortu katan oda oda boş bırakılan manastır vitrinlerde yere bezeli mermerlere metalle işlemek sevginin öyküsünü ve sıçrar içim içimden öteye inerken o yamaçtan el izim su köküm çılgınlığım bilge bir zamanın ellerinde suriye yakın biz uzak bir mezopotamya krallığı

Hiç yorum yok: