Cuma

gittikçe

önümden ardımdan hızla geçen kalabalıklar yol verişim herkese nemi alınmış kuru yüzleri erkeklerin korkak sevgileriyle -herkesin bir şeyler aramışlığı vardır yerlerde- kaybedenler sırtların birer birer yarıldığını görüyorum kürek kemiklerinin dibinden fırlayan güdük kanatları koparan çiçek sapları kokusu yosun bir su -öğrenmek bir "seni seviyorum"un ardından yüreğine kurşun sıkabilen dudakları- kırdıkça çoğalan bardaklarım büyüdükçe atan nabzı yavaşlayan kasıklarım -bir düşün bozkırında yüz elli dört ter içinde atı okşamak teker teker- balkonuma uzanan elleri gecenin şarkısı mırıldanılan ışığı beyaz merdivenlerinde bir esintisiyle esmer bedenin çocuk günlerim gözlerim kapalı soluk vererek -ruhu elimdeki (acıtan) taşa kadar fırlayan- dibini görebildiğim uçurumlarımdı şefkatle büyütürken kanatlarımın masal sözcüklerini

02/05/02

Hiç yorum yok: