Cuma

dip

duvarı yaran sesim yine ergen çatlaklığıyla... sesimi kesen ne!?

satenine dokunup da kozamın -kara bir ayin gibi- uykuma düşerken mi öpeceksin hep beni! günlerdir dikiş izlerinden yaladığım o dudakların, ruhun, gözkapakların ekşidikçe tırnak içlerim, ekşidikçe küçük dilim, ekşidikçe damlamam içine!

metal klipsleri yaranın, kamaşması ok kirpiklerinin -nasıl da su içindeyken saç diplerin o kaygan kuruluğunu korur bedenin-, belimdeki kara çürük, yokluğunda akan mavi beyaz ışığı televizyonumun, sokak aralarında çöp torbalarını açıp da bakanların artık sadece düşkünler olmaması, geçen öğlen lokantada yanımdaki masada birbirine koyu bir eğilişle fısıldaşan o iki fanatik (-kurtardııın mı? -selçuk abi yardım etti! arayayım mı? -dur ben arayayım.... selçuk abi sağol diyor sana arap! aşkı mı?! anlamadım. anladım. tamam abi. sağlığın senin... benim de... tamam. söylerim. merak etme. -der ki, değişti her şey. ve arap'a söyle, onun yanlışı aşkından. aşkını düzeltsin! -ben de değiştim. - kazandibi yer misin? ne istersen ye. rahat ol.), öldürülmem!

neden çok seviyorum ben mahler'i! neden göbeğinden kuyruk sokumuna kadar defalarca bata çıka seni yalayıp öldürmeyi! gözlerine baka yana yüzdüğüm nehrinde en sarsak uçan en hızlı dirimsin; ben balçık, ben mezarı yerkürenin en ateşli öğütlerinin. ben rahim. kazındıkça doğuran!

16/10/02

Hiç yorum yok: