Cuma

çağrı

zamanı çağırdığın
yatağın dört bir başı sen
olan mahmurluğunda
sevdim bir sonraki pencere
arasını bekler gibi
merakının dizgini
kılarak bedenimi akarak
nehir kıldığın o tutkun
ışığında kamaşan teni
iz bilerek şaşkın sesime
ve ummanın bilinemez
son cümlesini kokusu
giysim olan tütsü kılarak
içime sarıldım (ten
ötesi-berisi demeden
alır alacağını
verir kendini
kendim bildiğim
o yere) susmam
üç kanadını bildim
sırtımın ve yırtar
gibi boşluğu sevdim
parmak uçlarımla o
canlılığını ölüme
sunan evrilmen
kıvrılman açılman ve
kapanmanı bu kez
“kendime” der gibi hayata
ve bir sunak gibi törenimde

gel

17/02/2001

Hiç yorum yok: